Gülsemin ACIOĞLU

 

“Hemşirelik, bireyin, ailenin ve toplumun sağlığını ve esenliğini koruma, geliştirme ve hastalık halinde iyileştirme amacına yönelik, hemşirelik hizmetlerinin planlanması, örgütlenmesi, uygulanması, değerlendirilmesinden ve bu hizmetleri yerine getirecek kişilerin eğitiminden sorumlu; bilim ve sanattan oluşan bir sağlık disiplinidir."

   Hemşirelik, bilim ve sanata dayalı kuramsal ve uygulama içerikli bir meslek olup, yalnızca bakım ve uygulama olarak düşünülmemelidir. Hemşirelikte, bilimsel yöntem kullanılarak yapılan araştırmalar, hemşireleri deneyimlere dayalı kararlardan, kanıta dayalı karar verme bilincine taşımıştır.

   Hemşirelik uygulamalarının kanıta dayalı olması, bakım kalitesini ve bakım sonuçlarını iyileştirmek, klinik uygulamalarda ve hasta bakım sonuçlarında fark yaratmak, bakımı standardize etmek, hemşire ve hasta memnuniyetini arttırmak açısından önemlidir.

   Hemşireliği diğer disiplinlerden ayıran en önemli özellik, tanımlanabilir bir felsefesinin, bilgi gelişiminin ve metodolojik yaklaşımlarının bulunmasıdır. Hemşirelik bir sanat olarak başlamış, bilim olarak devam etmiş ve bir meslek olarak gelişimini sürdürmektedir.

   2000’li yılların hemşiresi; düşünen, aklını kullanan, problem çözme yetkisine sahip, kendi öğrenme ihtiyaçlarının farkında, azimli, kendine güvenen ve güvenilen, sorumluluklarının bilincinde, bireylere ve topluma danışmanlık edebilen, sosyal, politik ve ekonomik durumdan haberdar, özgür, insan haklarına ve bireyselliğe saygılı ve insanı bir bütün olarak gören, bir birey olarak toplumda yerini alan profesyoneldir.